Terzi idi. İyi bir terzi. Dikeceği elbiseleri dört dörtlük dikerdi. Hiç bir eksiklik bırakmamaya çalışırdı. Bazılarının “kim anlar onu!” dediği yanlışları bile hemen düzeltmeye çalışırdı.
Onun için gece gündüz çalıştığı olurdu. Çoğu akşamları sabahlardı dükkanda ,elindeki işi bitirmek için. Namazlarını hiç kaçırmazdı . Çoğu zaman camiye gider bazen de dükkanda kılardı.
Birgün ezan okunuyordu. Hemen dükkanını kapayıp camiye yetişmek istiyordu tam bu sırada karşı marangoz çağırdı “hayırdır” diyerek içeri girdi. Adam çay söylemek istemişti. Ama o , kahve çayından nefret ederdi . Kendisinin küçük bir semaveri vardı onunla çayını ağır ağır kaynatırdı. Kibarca red etti. Bir müddet bakıştıktan sonra marangozcuya;
-“Acelem var gitmem lazım” dedi bunun üzerine marangozcu
-işler nasıl? müşteriler çokmu gibi havadan sudan sorularla oyaladı. Biraz terzinin işini önemsemiyordu adeta. Bunun üzerine terzi birkez daha kapıya doğru yöneldi. Bu sefer genç marangoz;
– Yahu abi seni hep namazdayken görüyorum. Daha çok gençsin, biraz yaşamamız gerekmezmi? Tamam yaşlanınca kılarız ,uzatırız sakalı . Genç adam beklemediği soru karşısında biraz düşündü…
– Peki ya yaşlanamaz isek? Genç ölümleri hiç duymadın mı?
– Ya abi bırak gericiler gibi konuşmayı genç ölümler binde hata yüzbinde bir olur. Yaşlanınca yapsak daha iyi olur yaşlılık biçilmiş kaftan bu işler için…
Genç karşısındakine birşey anlatamıyacağını anladı ve her zamanki tavrıyla nazikçe izin isteyip çıktı.
Ertesi gün dükkanına geldiğinde ise karşıda bir topluluk gördü ,meraklandı. Dükkan mı soyuldu acaba diyerek sokuldu kalabalığa. Herkes üzgün bir halde idi. Kimseye soru soramadı. Etrafta bir zorlama izide yoktu. İçeri girdikçe kalabalık artmıştı . Derken biri;
– YAZIK OLDU ÇOCUĞA DAHA GENÇTi..
işitince bunları ,anladı ne olduğunu…