Son Dakika
Küçük dağları yaratmış olduğunuzdan şüpheye düşüyorsunuz… Yenilmez olduğunuzdan neredeyse eminsiniz… Hiç bir konuda rakip tanımıyorsunuz… Üstüne bir de kibir rüzgarında savrulmaktaysanız tek hatanız ’sizi dev aynasında gören ve gösteren’ beyninize güvenmek olabilir. HAZIRLANIN! Kemerlerinizi bağlayın. Şimdi beynin merkezine seyahat başlıyor. Fonda, Zülfü’nün harikulade şarkısı “Sevdalı Başım”ın yeni bir aranjmanı olacak: “Ah benim başına buyruk beynim…” Şimdi bir oyun oynayacağız. Oyunun adı, “Kibirli Beyin”. Aşağıya “kibirli bir beyinle” ilgili bazı maddeler yazacağım. Bunları hep birlikte okuyacağız. Sonra, kendimize soracağız… Kimdir bu kibirli beyin?
Oyun serbest, herkese açık.
Kibirli beyin. Sizi hayallere bezeyen, yücelten, olduğunuzdan değerli hissettiren beyin. Hatalarımızı ve başarısızlıklarımızı affeden veya tamamen geçmişten silip atan beyin.
Kendinizi yenilmez, incitilmez ve sınırsız güce sahip hissetmenize neden olan beyin. Hatta öylesine kibirli ki isminizde geçen harflerin diğerlerinden daha çekici olduğuna bile inanabilir.
ARA TOPLAM: Buraya kadar tanıdık birine rastladınız mı? Yoksa biraz daha devam edelim mi?
Kibirli beynin egosunu savunma cephaneliğinde kullandığı tekniklerden biri de belirsizlikleri sonuna kadar sömürmektir.
Potansiyel tehlike arttıkça kibirli beyin kendini daha çok koruma eğilimine girer.
Kibirli beynin en büyük düşmanı başarısızlıklardır. Kibirli beyin bu davetsiz misafire karşı kapıya barikat kurar.
İşler kötüye gidiyorsa, kibirli beyin önce sorumluluğu kabul eder. Ama birkaç gün sonra yaptığı hatayla ilgili açıklamaları kolayca reddetmeye başlar.
ARA TOPLAM: Portre yavaş yavaş belirginleşiyor mu, yoksa devam edeyim mi?
Kibirli beyin, gerçeği ortaya çıkarmaya çalışan bir jüri gibi değil, müşterisinin davasını haklı çıkarmaya çalışan, kuvvetli belagat sahibi iyi bir avukat gibi çalışır.
Kibirli beyin, fiziksel hassasiyetle ilgili ipuçları gözünün önünde duruyor olsa bile onları kabul etmez.
Kibirli beyin acayip bir özgüvene sahiptir. Onun tuttuğu takımın veya partinin kazanacağına kesin emindir. Hep kazanacak, hiç yenilmeyecek duygusuyla yaşar.
ÜÇÜNCÜ ARA TOPLAM: Birine benzetiyorsunuz, hatta emin olmaya başladınız.
O değil mi…
Hani o tam kibirli beyin.
Tam da O’na uyuyor.
Yeni moda, eski mağdur, yeni mağrur beyin.
“Ben kibre kibir demem” makamında bir beyin.
“Karşıki dağları da ben yarattım, arkadakileri de, yandakileri de, ordakini de, buradakini de ben yarattım” diye salım salım salınıyor karşımızda.
Allah vermiş ki, bir tek ona vermiş.
Ana rahmine haklı düşmüş.
Hadi hadi, biliyorsunuz kim olduğunu ama söylemeye korkuyorsunuz.
Hiç olmazsa içinizden söyleyin bakalım tutturabilecek misiniz?
Yukardaki “kibirli beyin” tarifini, dün bitirdiğim harika bir kitaptan aldım.
Kitabın adı “Başına Buyruk Beyin”(*).
Altbaşlığı daha somut:
“Beynimiz nasıl çarpıtıyor, nasıl kandırıyor.”
Yani bu beyin, aslında hepimizin beyni.
O beyin, aslında hepimizin kafasını daima güzel tutan, içini ferahlatan beyin.
Bir tür koruyucu anne.
Kibirli beyne hepimizin ihtiyacı var.
Ve Allah hepimize, bizi koruyan kibirli bir beyin vermiş.
Şimdi itiraf edin.
Ne kadar fesatsınız değil mi…
Oysa hınzır bir tebessümle oraya kimi koymuştunuz.
Utandınız mı….
FİNAL: “Beyninize asla güvenmeyin. Gerçeklik algınızı manipüle eder ve sizi utanç verici kibirli durumlara düşürebilir.”
Hadi bakalım şimdi O’ndan özür dileyin…
Yazan : Ertuğrul Özkök
“Beyniniz Ayağınızı Yerden Kesebilir!” için 1 yorum
BENZER HABERLER
konuyla alakası yok ama siteniz acaba wordpress ile mi yapıldı ve bu temayı nereden bulabilirim. Cevap yazarsanız sevinirim. İyi bloglar.